Küresel iklim değişikliğinden Türkiye ve gelişmekte olan ülkeler, olumsuz bir şekilde etkilenecektir. Bu olumsuzluklar, IPCC’nin projeksiyonlarına göre ülkemizin de içinde bulunduğu enlemlerde sıcaklıklarda artışlar, yağış rejiminde değişimler, deniz suyu seviyesinin yükselmesi ve toprak su içeriğinde önemli azalmalar şeklinde olacağı tahmin edilmekte. Bütün bunların sonucu kuraklık (kıtlık, orman yangını, sıcak hava dalgaları, tarımsal haşereler…), ani seller (şiddetli yağmur ve yıldırımlar), deniz su seviye yükselmeleri (kıyılarda erozyon, dere ve nehirler ile birlikte yer altı sularının ve alçak arazinin tuzlanması) gibi üç önemli problemin etkilerini gelecekte daha fazla hissedeceğiz.
Türkiye yarı kurak bir ülkedir. Ayrıca kuraklık sosyoekonomik etkileri, kalıcılığı ve çözüm bulmadaki zorluk nedeniyle dünyadaki en tehlikeli doğa kaynaklı afet olarak kabul edilmektedir. Kuraklık şehirlerde kullanma suyu kıtlığının yanı sıra tarımsal ürün ve hidroelektrik üretiminde de büyük düşüşlere yol açabilir. Bu nedenle su havzalarının ve tarım alanlarının korunması büyük önem arz etmektedir. Küresel iklim değişiminin ülkemizdeki su kaynaklarına olası kötü etkileri başlıklar halinde şu şekilde özetlenebilir:
- Yağışta yazın büyük azalma olacak fakat buharlaşma artabilecek.
- Yağışların mevsimsel dağılımı ve şiddeti değişecek. Ani sellerde artışlar gözlenebilecek.
- 1987’den beri zaten ortalamanın altında gerçekleşen kar örtüsü daha da azalabilecek.
- Akımların sadece miktarı azalmayacak aynı zamanda en yüksek olduğu zamanları da değişecektir.
- Kuraklığın sıklığı ve şiddeti artabilecek.
- “Su stresi” artacak. Şehir ve ülke sınırlarını aşan nehirlerin kullanımı dâhil birçok uluslararası, ulusal ve yerel su kaynağının paylaşımında problemler çıkabilecek.
- Yüksek basınç kuşağının kuzeye kayması ile ülkemizde hakim olabilecek çöl iklimine benzer bir kuru hava; daha sık ve uzun süreli kuraklıklara, orman yangınlarına ve tropikal hastalıklarda artışlara neden olabilecek.
- Kuş cenneti ve benzeri millî parklar tahrip olup kuşların göç yolları ve konaklama yerleri değişecek.
Sonuç olarak suyun kısıtlı, yağışların bazı bölgeler dışında miktar ve dağılımının düzensiz olduğu, büyük şehirlerde ve tarımsal üretimde suyun kısıtlı bulunduğu, içme, kullanma ve sulama suyu kalitesinin gün geçtikçe artan sanayi ve diğer çevre kirlilikleri neticesinde düştüğü ve küresel ısınma düşünülürse ülkemizin kuraklığın şiddetini çok yakın bir zamanda bugünkünden çok daha fazla hissedeceği açıkça görülmektedir.