Hayatımız boyunca, vücudumuz birçok sıra dışı değişime uğrar: büyürüz, ergenliğe gireriz ve çoğumuz ürer. Sahne arkasında, endokrin sistemi bu değişiklikleri düzenlemek için sürekli çalışır. Büyümenin ve cinsel olgunluğun yanısıra, bu sistem uykunuzdan kalp ritminize kadar her şeyi düzenler. Gücünü hücrelerinizin her birinde kullanır. Endokrin sistemi üç yapı arasındaki etkileşime dayanır: salgı bezleri, hormonlar ve trilyonlarca hücre reseptörü.
Öncelikle, vücudunuzda birçok hormon üreten salgı bezi var. Üç tanesi beyinde, yedi tanesi de vücudun geri kalanında. Her biri, düzinelerce hormon üretmek için bileşenlerin aktarıldığı kan damarı ağları ile sarılıdır. Daha sonra bu hormonlar çoğunlukla kan dolaşımına küçük miktarlarda pompalanır. Oradan, her bir hücre belli bir değişime neden olmak için bir hedef hücre takımının yerini saptamalıdır. Hedeflerini bulabilmesi için, hücrenin yüzeyinin içinde ya da üzerinde bulunan özel proteinler olan reseptörlerden yardım alır. Bu reseptörler, onlar tarafından taşındığından ve onlara bağlı olduğundan belli hormonları tanır. Bu olduğunda, hormon reseptörü kombinasyonu bir dizi etkiye neden olur. Bu etkiler, bir hücrenin hareketini değiştirmek için hücredeki belli işlemlerin artmasına ya da azalmasına neden olur. Milyonlarca hücreyi dikkatle düzenlenmiş miktarlarda hormonlara birden maruz bırakarak endokrin sistemi vücut üzerinde geniş kapsamlı değişiklere neden olur. Örneğin, tiroit ve onun ürettiği iki hormon olan triyodotironin ve tiroksin. Bu hormonlar çoğu vücut hücresini ziyaret eder ve bu hücrelerin enerjiyi ne kadar çabuk kullandığını ve çalışma hızlarını etkiler. Bu sırayla, solunum hızından kalp atışına, vücut sıcaklığından sindirime her şeyi düzenler.
Hormonlar ayrıca ergenlik süresince daha görünür ve tanıdık etkilere neden olur. Erkekler de ergenlik testisler testesteron salgılamaya başlayınca başlar. Bu, cinsel organların aşamalı olarak gelişmesini, yüzdeki kılların uzamasını, sesin kalınlaşmasını ve boyun uzamasını sağlar. Kadınlarda, yumurtalıkların östrojen salgılar ve yetişkinlik başlar. Vücudun gelişmesine, kalçaların genişlemesine ve vücudu regl ve hamileliğe hazırlamak için rahmin kalınlaşmasına yardımcı olur.
Endokrin sistemi hakkında genel bir yanlış anlama ise erkek ve kadın hormonların ayrı olduğudur. Aslında, hem erkeklerin hem kadınların vücudunda östrojen ve testesteron bulunur sadece farklı miktarlarda. Bu iki hormon, fetüsün büyümesini sağlayan, doğuma yardımcı olan ve annenin çocuğunu emzirmesine yardımcı olan 10 hormonun yanı sıra hamilelikte rol oynar. Bu tip hormonal değişimler ayrıca ruh hâlindeki dalgalanmalar ile de ilgilidir. Çünkü, hormonlar serotonin gibi beyindeki belli kimyasalların üretimini etkiler. Kimyasal seviyeleri değiştiğinde, ruh hâlindeki değişimlere de neden olabilir. Fakat bu hormonların üzerimizde sınırsız gücü olduğu anlamına gelmez. Sıklıkla davranışlarımızın asıl nedenleri olarak görülüyorlar. Özellikle ergenlik döneminde etkilerinin bizi kölelere dönüştürdüğü sanılıyor. Fakat araştırmalar davranışlarımızın birden çok etki sonucu ortaklaşa şekillendirildiğini gösteriyor. Bunlar beyin, beynin nörotransmitterleri, hormonlarımız ve çeşitli sosyal faktörler.
Endokrin sisteminin ana fonksiyonu bizi kontrol etmek değil bedensel süreçlerimizi düzenlemektir. Fakat bazen hastalıklar, stres ve hatta beslenme tarzımız bu düzenleyici fonksiyonu bozabilir. Salgı bezlerinin salgıladığı hormonun miktarını ya da hücrelerin cevap verme şeklini değiştirebilirler. Diyabet en yaygın hormonal bozukluklardan biridir. Pankreas kan şekeri seviyesini ayarlayan insülin hormonunu çok az salgıladığında ortaya çıkar. Ve tiroit bezi çok az ya da çok fazla tiroit hormonu salgıladığında hipo- ve hipertroidi meydana gelir. Çok az tiroit hormonu salgılandığında, yavaşlayan kalp atışı, yorgunluk ve depresyon çok fazla salgılandığında ise, kilo kaybı, uykusuzluk ve huzursuzluk gibi etkiler başlar. Fakat çoğu zaman, endokrin sistemi vücudumuzu dengede tutmayı başarır. Ve daimi düzenlemeleri vasıtasıyla, en nihayetinde bizi biz yapan değişimleri yönlendirir.