Böbrek hastalıkları, dünyada birçok ülkede yaygın olarak görülür ve bazı ciddi durumlarda insan ölümlerine yol açabilir. Genel olarak böbrek rahatsızlıkları, akut böbrek hasarı ve kronik böbrek hastalığı olarak incelenir. Akut böbrek hasarı, böbrek fonksiyonlarının birkaç gün içinde hızlıca kaybolması ile ortaya çıkar. Şiddetli akut böbrek hasarı için akut böbrek yetmezliği tabiri kullanılır. Böbrekler, kısmen ya da tamamen çalışamaz hale gelir. Uzun süren ishal ve sıvı alamama durumu, ani ve çok kan kayıpları, uzun süren kusmalar akut böbrek yetmezliğine sebep olabilir. Akut böbrek yetmezliği sonucu kanda ve hücre dışı sıvısında su, metabolik atıklar ve elektrolitler birikir. Bu durum, bu bölgelerde su ve tuz miktarının artması sonucu ödeme ve hipertansiyona neden olur. Bu hastaların vücudunda potasyum tutulması tehlikeli bir durumdur. Çünkü kan plazmasındaki potasyum konsantrasyonu, normalin iki katı kadar artarsa öldürücü olabilir. Bu hastalarda diyaliz ile böbrek işlevleri normale döndürülmezse hasta 8-14 gün içinde kaybedilir. Kronik böbrek hastalığı ise, zamanla nefronlarda gelişen işlev kaybı nedeniyle tüm böbrek işlevlerinin azalmasıdır.
Akut veya kronik olarak gelişen böbrek işlevlerinin kaybını tedavi edebilmek için hastalara böbrek nakli uygulanabilir veya hastalar diyaliz yoluyla tedavi edilebilir. Uygun dokuya sahip beyin ölümü gerçekleşen kişiden (kadavra) veya canlı vericiden alınan böbreğin, hastaya nakledilmesi böbrek işlevini düzeltebilir. Nakil yapılan hastalar doku reddi ve nakledilen böbreğin kaybını önlemek için tedavi görürler. Böbrek nakli başarılı bir tedavi şekli olmasına karşın uygun böbreğin bulunması zaman alabilmektedir. Bu nedenle doku ve organ bağışı konusunda toplumsal duyarlılığın artması gerekmektedir.
Diyaliz
Böbrek hastası bireyin kanının özel işlemden geçirilerek temizlenmesi ve temizlenen kanın bireye geri verilmesidir. İnce, yarı geçirgen zarla birbirine bağlı olan kanallardan kan geçirilir. Diyaliz makinesinde, zarın dışındaki kanda istenmeyen maddelerin difüzyonla geçtiği diyaliz sıvısı bulunur.
Kan hücreleri ve plazmadaki proteinler hariç diğer maddeler plazmadan diyaliz sıvısına veya diyaliz sıvısından plazmaya geçebilir. Diyaliz sıvısında kandan atılmak istenen maddelerin derişimleri düşük tutulur veya bu sıvı içerisinde bulundurulmazlar. Bu sayede uzaklaştırılmak istenen maddeler difüzyonla diyaliz sıvısına geçer. Bu geçiş, çözünmüş maddenin iki çözelti arasındaki konsantrasyon farkına bağlıdır. Diyaliz ile kan plazmasındaki üre, genellikle 100-225 ml/dak oranında temizlenir. Bu durum, ürenin atılması için iki sağlıklı böbreğin birlikte çalışması ile karşılaştırıldığında diyalizin, iki katı kadar hızlı çalıştığını gösterir. Diyalizden sonra hastaların kendisini yorgun hissetmesinin sebebi budur.
Boşaltım kanalında görülen diğer bir rahatsızlık, böbrek taşı oluşumudur. İdrarla dışarı atılması gereken çözünmüş inorganik maddeler böbreğin işlevini yapamaması sonucu çökebilir. Böbrek taşları oluşur. Bu taşlar, vücuttan atılabilir veya boşaltım kanalını tıkayabilirler. Birkaç gün veya haftalar süren tıkanmalara müdahale edilmezse böbrek hasarı gelişebilir. Bazı kişilerde taş oluşumu, kalıtsal olarak görülmektedir. Böbrek taşları, çok şiddetli ağrılara neden olur. Böbrek taşları günümüzde şok dalgaları yardımıyla kırılabilmektedir. Bol su içmek tedaviye yardımcı olur.
Gut
Ürik asidin eklemler, böbrekler ve diğer dokularda birikerek kan ve idrardaki seviyesinin yükselmesiyle ortaya çıkan bir hastalıktır. Eklemlerde tekrarlayan ağrı ataklarıyla karakterize olmuştur. Kan ve idrardaki ürik asit birikiminin nedeni, ilgili enzimlerin bozulması veya böbrek rahatsızlıklarıdır. Aşırı miktarda kırmızı et tüketen kişilerde ürik asit düzeyi yükseldiği için gut hastalığına yakalanma riski artar.
Üremi
Protein metabolizması nedeniyle açığa çıkan üre, ürik asit, kreatinin gibi azotlu bileşiklerin vücut sıvılarında konsantrasyonlarının artması durumudur. Normal protein metabolizmasının devamlılığı için bu maddelerin vücuttan uzaklaştırılması gerekir. Üremi iştahsızlık, ağızda kötü tat ve koku, bulantı, kusma, yüksek tansiyon şeklinde belirtiler verir.
İdrar yolu enfeksiyonu
İdrar yolundan mesaneye kadar ulaşan, çoğunlukla E. coli bakterisinin sebep olduğu enfeksiyonlardır. Belirti olarak; sık idrara çıkma, idrar sırasında ve sonrasında yanma hissi görülür. Enfeksiyonun sadece mesanede görülmesi “sistit” olarak adlandırılır. Tedavi sırasında kullanılan antibiyotiklere karşı direnç oluşumunun önlenmesi önemlidir.
Böbrekte meydana gelen yapısal veya işlevsel bir bozukluk pek çok hastalığa davetiye çıkarır. Bu yüzden böbreğimizin ve üriner sisteminin sağlığını korumak için aşağıdakilere dikkat edilmelidir:
- Günlük yeterli su alımına dikkat edilmelidir.
- Doktor tavsiyesi olmadan bilinçsiz şekilde ilaç kullanılmamalıdır.
- Böbrek taşlarının oluşumunu engellemek için, tüketilen besin çeşitlerine dikkat edilmeli ve idrar uzun süre tutulmamalıdır.
- Kalıcı böbrek rahatsızlıklarına neden olabilen diş çürükleri ve enfeksiyonlu hastalıklar, zamanında tedavi edilmelidir.
- Boşaltımda etkili olan derideki gözeneklerin tıkanmaması için kişisel temizliğe önem verilerek düzenli banyo yapılmalıdır.
- Düzenli egzersiz yapılmalı ve boşaltım organları soğuktan korunmalıdır.
Elinize sağlık çok işime yaradı.