Radyoaktiviteden tıp, sanayi, ziraat, elektronik gibi alanlarda pek çok amaçla yararlanılır. Örneğin, troit kanseri teşhisinde ve tedavisinde radyoaktif iyot kullanılır. Ancak bu kullanımlardaki radyasyon dozu belirli bir limitin altındadır.
Biyolojik organizmalarda radyasyon hasarı esasen, hücrelerdeki iyonlaşma etkilerinden dolayıdır. Biyolojik bir sistemde radyasyonun tahribatı iki türlü olur: somatik zarar ve genetik zarar. Somatik zarar, kendini yenileyen hücreler hariç, geriye kalan vücut hücrelerinin tümüyle ilgili olan zarardır. Böyle bir zarar, yüksek oranlarda kansere yol açabilir veya ciddi bir şekilde organizmanın karakterini değiştirebilir. Genetik zarar ise radyasyona maruz kalan insanın, sadece kendini yenileyen hücrelerini etkiler. Kendini yenileyen hücrelerin genlerindeki tahribat, üreme hücrelerinin bozulmalarına yol açabilir. Hiroşima’ya ve Nagasaki’ye atılan atom bombasından sonra görülen kısırlık, sakat doğumlar ve kellik gibi vakaların artmasının, bu sebeple olduğu bilinmektedir.
İyonlaştırıcı etkisi olmayan elektromanyetik dalga radyasyonundan korunmak da önemlidir. Gelişen teknoloji hayatımıza birçok kolaylık getirirken özellikle evlerimizde kullandığımız elektrikli ya da elektronik cihazların bazı kriterlere uyulmadan kullanımı, uzun vadede sağlığımızı etkileyebilir. Cep telefonuyla konuşurken kulağımıza fazla yaklaştırmamalı ve mümkünse kulaklıkla konuşmaya çalışmalıyız.
Evlerimizdeki mikrodalga fırınların kapağına 10 cm’den daha yakın ve uzun süre bakmak sakıncalıdır. Bu gibi fırınlarda, ısıtma işlemi bittikten ve kapak açıldıktan 1-2 dakika sonra içindeki yiyecek alınmalıdır. Ayrıca, saç kurutma makinesi, kablosuz Genel Ağ bağlantı modemi, X-Ray cihazları, MR cihazı gibi pek çok yapay radyason kaynakları sağlığımızı olumsuz etkileyebilir.