Avustralya’daki Melbourne Üniversitesi ile Houston Texas Üniversitesi Anderson Kanser Merkezindeki bilim insanları, keseli kurt olarak da bilinen Tazmanya kaplanının yaklaşık 100 yıldır alkolde korunan örneklerindeki DNA’yı çıkardı. DNA zarar görmüş durumdaydı ama araştırmacılar her hayvandan tüm karakteristik özelliklerini taşıyan bir DNA dizisi ayırmayı başardı. Bunun ardından araştırmacılar keseli kurdun DNA’sında kollajen üretimini kontrol eden bir gen parçasını alarak farelere yerleştirdi. Keseli kurt DNA’sı, fare embriyosundaki kıkırdak üreten hücrelerde yer alan bir geni çalıştırdı. Böylece araştırmacılar, soyu tükenmiş bir hayvanın bir parçasını yeniden yaşama döndürmüş oldular. Böyle bir çalışma, biyologlara türlerin beden şekli ve büyüklüğündeki görkemli çeşitliliği oluşturmak için genlerini nasıl kullandıklarını öğretebilir.
Tazmanya kaplanları, öteki adlarıyla keseli kurtlar, etçil keselilerdi. 1900’lü yılların başında doğada soyları tükenene kadar avlandılar. Son keseli kurt 1936’da Hobart Hayvanat Bahçesinde esaret altında öldü. Ama bugün bilim insanları, keseli kurdun DNA’sının bir parçasını bir farede çalıştırdılar.
Yeni çalışmanın yazarlarından, Melbourne Üniversitesinde üreme ve gelişim biyoloğu Marilyn Renfree , “Simge olmuş bu Avustralya etçiline ilişkin dahaçok şey öğrenmeye, özellikle de soyunun tükenmesinden biz insanlar sorumlu olduğumuz için büyük bir ilgi duyduk.” diye belirtiyor.
Pennsylvania Devlet Üniversitesinde genom araştırmacısı olan Stephen Schuster, “Bundan bir sonraki aşama, eski bir DNA’yı bir hayvana ya da biyolojik bir sisteme taşımaya çalışmaktır.” diyor ve ekliyor: “Araştırmacılar bir tavuğu dinozora ya da bir fili mamuta benzetebilecek hızlandırıcı genleri ya da başka düzenleyici elemanları bulmak için bu yöntemi kullanabilir.” Ama böyle yöntemler, bir takım dramatik sonuçlara ulaşmayı sağlasa bile dodoları, dinozorları ve mamutları geri getirmeyecektir. “Eğer çok tüylü bir Afrika filiniz varsa bu yöntem filinizi mamuta benzetmek için ilk adımdır ama elbette bu bir mamut olmayacaktır. Bu ancak tuhaf görünüşlü bir fil olabilir.” diyor.