Su ve hava gibi yaşamın vazgeçilmez unsurlarından olan toprak; üretilemeyen, çoğaltılamayan ve sınırlı bir doğal varlıktır. Toprak, önemli bir bitki besin deposu, orman ve meralar için yetişme yeri olmasının yanı sıra sanayi ve konut yerleşimi için bir mekân ve bazı sanayilerin de ham maddesidir. Bu nedenle toprak, tarım sektörü için vazgeçilmez bir üretim faktörü olduğu kadar, tarım dışı sektörler için de aynı derece önem taşımaktadır. Bu durum, toprağın çeşitli kullanımlar arasındaki dağılımının en doğru ve toplum yararına en uygun şekilde yapılmasını zorunlu kılmaktadır. Toprağın korunması, dengeli kullanılması ve geliştirilmesi ise ancak, gelişen bilim ve teknoloji olanaklarından faydalanılarak detaylı bir şekilde tanımlanması, özelliklerinin çok iyi belirlenmesi, haritalanması, veri tabanı oluşturulması ve gerekli planların yapılarak ilgili politikaların uygulanması ile mümkündür.
Erozyon ve olumsuz çevresel etkilere maruz kalarak gittikçe daralan tarım arazilerinin korunmasına yönelik tedbirler artırılmalı ve tarım arazilerinin tarım dışı kullanımının sınırlandırılması yönünde gerekli tedbirler alınmalıdır. Zira, bir santimetre kalınlığındaki bir toprağın oluşabilmesi için yüz ile bin yıllık bir sürecin geçmesi gerektiği gerçeği bilinmekle birlikte, topraklar hâlâ bilinçsizce kullanılmaktadır.
Geri kazanımı mümkün olmayan toprakların, dolayısıyla tarım arazilerinin etkin kullanılmasıyla başta tarım politikalarının uygulamalarında olumlu yansımalar görülmekle beraber, çevresel değerler de korunmuş olacaktır. Bu kapsamda, toprak materyali planlı ve rasyonel biçimde kullanılmalı ve çevrenin geri dönüşü zor olacak şekilde tahribine engel olunarak gelecek kuşaklara daha yaşanabilir hâlde bırakılması sağlanmalıdır.
Güzel yazı olmuş.
Faydalı bir yazı olmuş tebrikler.