Evrenimizin geçmişini biliyoruz: Big Bang teorisi tüm madde, zaman ve mekanın yaklaşık 14 milyar yıl önce son derece küçük, sıkışmış bir halde başladığını tahmin ediyor. Şu anımızı da biliyoruz: bilim adamlarının galaksilerin hareketi üzerine gözlemleri gösteriyor ki, evren artan bir hızda genişliyor. Peki ama gelecek hakkında ne biliyoruz? Evrenimizin nasıl sonlanacağını biliyor muyuz?
Kozmologların bu soruya üç olası cevabı var: Büyük Buzlanma, Büyük Yırtılma ve Büyük Sıkışma. Bu üç senaryoyu anlayabilmek için galaksileri temsil eden iki obje hayal edin. Kısa, sıkı bir lastik bant bunları bir arada tutuyor olsun— işte bu yerçekimi kuvvetidir. Aynı esnada iki kanca bunları birbirinden uzaklaştırıyor olsun— işte bu, evreni genişleten itici güçtür. Bu sistemi tekrar tekrar kopyalarsanız evrenin kendisine benzer bir şey elde edersiniz. Bu iki zıt güç arasındaki savaşın sonucu evrenin sonunun nasıl gerçekleşeceğini belirleyecek.
Büyük Buzlanma
Büyük Buzlanma, objeleri uzaklaştıran güç, banda esnekliğini kaybettirecek seviyeye ulaşırsa yaşanacak olan senaryodur. Bu durumda genişleme artmaya devam edemeyecek, ama evren büyümeye devam edecektir. Galaksi kümeleri ayrılacaktır. Galaksilerin içindeki objeler- güneşler, gezegenler ve güneş sistemleri birbirlerinden uzaklaşacaktır, ta ki galaksiler büyük uzayda tek başlarına süzülen yalnız objeler olarak dağılıncaya kadar. Yaydıkları ışık kırmızıya kayarak oldukça düşük, zayıf enerjili uzun dalga boylarına dönüşecek ve yayılan gaz yeni yıldızlar yaratamayacak kadar seyrek olacaktır. Evren gittikçe karanlık ve soğuk olacak, Büyük Soğuk veya Evrenin Isı Ölümü olarak da bilinen bir donma haline geçecektir.
Büyük Yırtılma
Peki ya bu uzaklaştırıcı güç o kadar güçlü olsa ki plastik bandın esneklik sınırını aşıp sonuçta da yırtılmasına sebep olursa? Eğer evren genişlemeye devam ederse, sadece yerçekimi kuvvetini yenip galaksileri ve güneş sistemlerini parçalamakla kalmayacak, en sonunda atomları ve çekirdeği bir arada tutan elektromanyetik, zayıf ve güçlü nükleer kuvvetlerin de üstesinden gelecektir. Sonuç olarak, yıldızları oluşturan madde küçük parçacıklara ayrılacaktır. Atomlar ve atom altı parçacıklar bile yok edileceklerdir. İşte bu Büyük Yırtılma‘dır.
Büyük Sıkışma
Peki ya plastik bandın galip geldiği üçüncü senaryo? Bu, yerçekimi kuvvetinin evrenin genişlemesine bir son verip ardından bunu tersine çevirdiği bir olası gelecek anlamına gelecektir. Galaksiler birbirlerine doğru çekilmeye başlayacak ve birbirlerine yaklaştıkça yer çekimin gücü daha da artacaktır. Yıldızlar da birleşecek ve çarpışacaktır. Sıcaklıklar artacak ve uzay giderek daralacaktır. Her şey küçücük bir alanda sıkışana kadar evrenin boyutu o kadar küçülecektir ki atomlar ve atom-altı parçacıklar bile birbirlerine gireceklerdir. Sonuç, Big Bang öncesindeki hale çok benzeyen inanılmaz derecede yoğun, sıcak, sıkışık bir evren olacaktır. İşte bu Büyük Sıkışma‘dır.
Maddenin bu küçük noktacığı yeni bir Big Bang’le patlayabilir mi? Evren, tekrar tekrar genişleyip daralarak kendi tüm tarihini yineliyor olabilir mi? Böyle bir evren tanımını yapan teori Büyük Sıçrama olarak biliniyor. Gerçekte, şimdiye kadar kaç tane sıçrama olduğunu ya da gelecekte kaç tane olabileceğini bilmemiz mümkün değil. Her sıçrayış evrenin önceki tarihine dair tüm kayıtları yok edecektir. Bu senaryolardan hangisi gerçekleşecek? Cevap evrenin kesin şekline, taşıdığı karanlık enerji miktarına ve genişleme oranındaki değişikliklere bağlıdır. Şu an için gözlemlerimiz Büyük Buzlanma’ya doğru ilerlediğimizi gösteriyor. Ama iyi haber şu ki, buzlanmadan önce muhtemelen 10 ile 100 yıl kadar zamanımız var; o yüzden, şimdiden eldiven stoklamaya başlamayın 🙂