Tam bağımsızlık mücadelesinin kazanılmasını takiben Atatürk için en önemli konu, Türk toplumunu içinde bulunduğu karanlıktan kurtarmak, ona çağdaş yaşamın yollarını göstermekti. Onun içindir ki Atatürk, askerî zaferleri takiben “Millî Mücadele’nin birinci safhası kapandı, artık ikinci safha başlıyor.” demişti. Hedefi çağdaşlaşmak, en kısa zamanda çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmaktı. Toplumu geri bırakan zincirleri kırmak, onun ilerlemesine set çeken engelleri ortadan kaldırmak gerekiyordu.
Bu konuda yapılacak olan mücadele birincisinden daha fazla önem taşımaktaydı. Çünkü bu savaşın başarılı olmaması kazanılan tüm başarıların boşa gitmesine yol açacaktı.
Büyük Atatürk bunu “Eğitimdir ki bir milleti hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum hâlinde yaşatır veya bir milleti kölelik ve yoksulluğa terk eder.” sözüyle çok güzel açıklamıştır.
Atatürk bu savaşta öğretmenlere büyük bir sorumluluk düştüğünü “Bir millet irfan ordusuna sahip olmadıkça başarıya ulaşamaz. Savaş meydanlarında ne kadar parlak zaferler elde ederse etsin,o zaferlerin kalıcı sonuçlar vermesi, ancak irfan ordusu ile geçerlidir.” sözüyle ifade etmiştir.
Atatürk, Türk milletinin çağdaş bir yapıya kavuşması için akla ve bilime büyük önem vermiştir. Atatürk’ün “Dünyada her şey için maddiyat için, maneviyat için en gerçek yol gösterici, ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak bilgisizliktir, doğru yoldan sapmaktır.” sözleri onun akla ve bilime verdiği değerden kaynaklanmaktadır. Çünkü akıl, mantık ve bilim devlet yönetiminde ve toplum yaşamında katı kurallardan kurtularak gerçekçi olmamızı gerektirmektedir.
Aklın ve mantığın ışığında bilim süzgecinden geçen her görüş bizi şüphesiz ki gerçeğe götürür. Gerçekler karşısında hayalci olmak kadar büyük hata olamaz. Bu nedenledir ki Atatürk “Biz ilhamlarımızı gökten ve gaipten değil, doğrudan hayattan almış bulunuyoruz.” demiştir.
Atatürk’ün sağlığında üzerinde önemle durduğu gibi toplumumuzun sorunlarına akılcı, bilimsel ve gerçekçi bir görüşle eğilinmesi ve sorunların bu görüşle çözümlenmesi gerekmektedir. Bir diğer ifadeyle sorunların çözümünde dogmatik unsurların etkisinde kalmaksızın sadece ve sadece aklı,mantığı ve bilimi kabul etmektir.