Ortaçağ Dünyasının 7 Harikası

Roma İmparatorluğunun ikonik sembolü olan Kolezyum, Roma’nın başlıca turistik yerlerinden biridir. Şehir merkezindeki bu oval amfi tiyatro, Flavian hanedanlığı sırasında Vespasian, Titus ve Domitian’ın da aralarında bulunduğu üç imparatorluk döneminde MS 72-96 yıllarında inşa edilmiştir. İnsani yıkım ve doğal afetler yüzünden kısmen mahvolmuş olan bu etkileyici kum yapısı hiç bu kadar büyük olmamıştır. Kolezyum şimdiye kadar yapılmış en büyük amfitiyatrodur ve bir zamanlar 50.000 ila 80.000 kişilik bir kitlelere ev sahipliği yapmıştır. Seyirci, sahnelenen hayvan avı, infaz, tarihi yeniden canlandırma, mitolojik dramlar ve gladyatör savaşları gibi olayları izlemiştir.

Kom es Shoqafa’nın mezarları Mısır İskenderiye’nin batı nekropolünde yer alır. MS 2. yüzyılda Antonine imparatorluğu döneminde inşa edilen mezarlar, en düşük seviyesi halihazırda yeraltı suları altında kalmış olmakla birlikte, üç düzeyde sağlam kaya şeklinde oyulmuş mezarlardan oluşuyor. Bu mezarlar, Roma, Yunan ve Mısır kültürlerinin etkisini gösteren heykeller, frizler ve diğer eserler içerir. Başlangıçta bir erişim şaftı vasıtasıyla dairesel bir merdivenle erişilebilen mezarlar MS 2. ila 4. yüzyıllar arasındaki mezarlık alanı olarak kullanılmıştır. İlk aşamada, Caracalla Salonu, MS 215 yılında imparator tarafından katledilen Hıristiyanların kemiklerine ev sahipliği yapmaktadır.

Çin Seddi, Dandong’dan Lop Göl’e, doğudan batıya uzanan, yaklaşık olarak eski Çin’in kuzey sınırına paralel uzanan devasa bir yapıdır. İnşaat M.Ö. 7. yüzyılda birden fazla yerde başladı; bu duvarlar daha sonra birbirleriyle birleştirilip güçlendirildi. Duvar, yüzyıllar boyu yıkılmış, yeniden inşa edilmiş ve muhafaza edilmiştir; mevcut yapının çoğunluğu 17. ile 19. yüzyıl arasındaki Ming Hanedanlığı dönemine aittir. Avrasya göçebeleri tarafından gerçekleştirilen baskınlara ve istilalara karşı yapılan Çin Seddi, taş, tuğla, ahşap ve dolu topraktan inşa edilmiştir. Saldırılara karşı en savunmasız bölgelerde, kaleler, askeri konutlar, istasyonlar, saat kuleleri ve duman sinyal istasyonlarıyla güçlendirilmiştir.

Nanjing Porselen Kulesi, 15. yüzyıldan kalma bir pagodaydı ve Ming Hanedanlığı döneminde Qinhuai Nehri kıyısında inşa edilmiştir. Çin’in tamamlanma anındaki en uzun binalarından biri olan kulede, dokuz kat yüksekliğinde ve 80 metre yüksekliğe ulaşmıştır. 184 basamaklı sarmal merdiven pagodanın ortasından yükselip çatı altın bir ananasla taçlandırılmıştır. Kulesinin dış kısmı, güneş ışınlarını göz kamaştıran biçimde yansıtacak şekilde beyaz porselenden oluşmaktadır. Geceleri, lambalar daha aydınlatmak için dışarıya asılmıştır. Manzaralar, çiçekler, hayvanlar ve Budist görüntüler kuleyi yanlarına dekoratif taş ve sırlar süsledi. Bazılarının Dünyanın Yedi Harikasından biri olduğu düşünülen Nanjing Porselen Kulesi, yüzlerce yıldır ünlü bir simgedir.

Ayasofya, İstanbul’da bir Rum Ortodoks vaftizhane. İmparator I. Justinian tarafından yaptırılan ve MS 537 yılında tamamlanan Ayasofya, yaklaşık 1000 yıldır dünyanın en büyük katedralidir. Karakteristik kütleli kubbesi ile Bizans mimarisinin bu başyapıtının bölgedeki tarihi ve kültürel değişimleri karakterize eden geniş bir dekoratif etkileri bulunmaktadır. Ayasofya, Osmanlı İmparatorluğu 1453’te şehri ele geçirmesine kadar Roma İmparatorluğu’nun ilk Hıristiyan Katedrali olarak hizmet vermiştir. Daha sonra Camiye dönüştürülmüştür. Yaklaşık iki yüz yıldır kentin ana camii olarak hizmet vermekteydi. 1935’te müzeye dönüştürülmüştür.

Pisa kulesi, İtalya’nın Pisa şehrinde katedralin yakınında bulunan bağımsız bir kuledir. Bina, yumuşak zemin ve zayıf temel mühendisliğinden dolayı, onikinci yüzyılda yapımı sırasında neredeyse hemen eğilmeye başlamıştır. On dokuzuncu yüzyıla kadar inşaat devam etmiştir. Üst kısmında, kule beş buçuk derece eğilmiştir, kulenin tepesi merkezden 5.5 metre uzağa doğru yer değiştirmiştir. Eğim kısmen düzeltildi ve bina 2001’de mimarlar tarafından tekrar istikrarlı hale getirildi.