Geleceğe yönelik yapılan felaket tahminleri, Dünya’nın büyük kısmının su altında kalacağını gösteriyor. New Orleans, Şanghay, Miami gibi kıyı kentleri su altında kalacaklar arasında görülüyor. İklim Değişim Paneli’ne göre sera gazı salınımı 2100 yılına kadar artarak devam edecek ancak daha sonra hızla azalmaya başlayacak. 2100 yılına kadar hava sıcaklığının ortalama 4 derece artacağı düşünülüyor. 23. yüzyılda ise bu oran 5 dereceye kadar yükselecek. Bundan sonra yeryüzünün sadece 1 derece soğuması tam 3 bin yıl alacak. Grönland ve Batı Antarktika buz tabakaları gelecek 1000 yıl içinde eriyecek. Böylece deniz seviyesi 10 metre yükselecek. Tüm bunlar göz önüne alındığında insanların yeni yaşam alanları bulması gerekiyor. Tokyo, Londra, New York gibi büyük kentlerin de su altında kalması ve dünyanın ısınmasıyla yeni yaşam alanları açılacak. Kuzeyde eriyen buz tabakalarının altındaki kara parçalarında ekim yapılabilecek. Antarktika ormanlarla dolacak. Yeryüzünün eski hâline getirilmesi de mümkün ancak bu binlerce yıl sürecek.
Küresel ısınma nedeniyle Hawaii’de, gelecek 100 bin yıl içerisinde yeni bir ada doğacak. Torunlarımıza ne kalacak?
Bundan 100 bin yıl sonra geçmişi araştıracak arkeologlar çok fazla iz bulamayacak. İnsanların çok az bir kısmı fosile dönüşecek. Fosile dönüşmek için kalsiyum açısından zengin göletlere veya mağaralara gömülmek gerekiyor. ABD Ulusal Tarih Müzesinden Kay Behrensmeyer, gelecekte izlerine rastlanacak cesetlerin bir kısmının da volkan külleri altında kalmış veya tsunami nedeniyle sürüklenerek okyanuslara gömülenler arasından çıkacağını söylüyor. 100 bin yıl sonra hâlen ayakta kalacak binalar da oldukça nadir. Bunların arasında Finlandiya’daki Olkiluoto Nükleer Santrali bulunuyor. Seramik ve titanyumdan oluşan eşyalar da 100 bin yıl sonra hâlen yeryüzünde bulunacak