Eski çağlarda ticari istikamet doğudan batıya doğruydu. Çin, Hindistan ve diğer Doğu medeniyetlerinde üretilen ürünlerin Avrupalı tüketiciye ulaşması Anadolu’nun kara yolları ve limanları vasıtasıyla mümkündü. Anadolu’nun üç kıta arasında yer alması, önemli boğaz ve denizlere sahip olması bu topraklara hâkim olan Hititlerden Bizanslılara, Selçuklulardan Osmanlı’ya pek çok medeniyetin ekonomik ve siyasi gücü elinde bulundurmasını sağlamıştır. Bu topraklar üzerinden geçen Kral Yolu, İpek Yolu ve Baharat Yolu gibi önemli tarihî yollar Anadolu’ya hükmeden devletleri dönemin siyasi gücü yapmıştır. Osmanlılar ile altın çağını yaşayan tarihî ticaret yolları, imparatorluğun zayıflaması ve Batılı denizcilerin doğuya ulaşan alternatif güzergâhlar bulması ile önemini yitirmiştir.
Anadolu Yarımadası’nda kurulan her medeniyet, var olan eski ticari güzergâhları geliştirmiş ve büyük bir yol şebekesi inşa etmiştir. Özellikle Selçuklular Dönemi’nde inşa edilen kervansaraylar, Anadolu’yu kıtalar arası bir transit ticaret merkezine dönüştürmüştür. Kervansaraylar, ticaretin yoğun olarak yapıldığı yerlerde tüccarların barınma ihtiyacını karşılayan misafirhanelerdir. Bunlar, aynı zamanda halk için birer kültür ve sosyal yardımlaşma sahası olarak da kullanılmıştır. Günümüzde de önemli bir ulaşım potansiyeline sahip Anadolu toprakları, çağın vazgeçilmez enerji kaynakları olan petrol ve doğal gaz boru hatlarının geçiş sahasıdır. Ülkemiz geçmişte olduğu gibi günümüzde ve gelecekte de jeopolitik konumu gereği ticaretin kavşak noktası olmaya devam edecektir.
İpek Yolu
Geçmişten günümüze Doğu ve Batı arasında ticari ve kültürel bir bağ kurmuş olan İpek Yolu, geçtiği güzergâhlarda pek çok medeniyetin gelişimine katkı sağlamıştır. İpek Yolu ismi, son asırlarda verilmiş olmasına rağmen tarihi çok eskiye dayanır. Çin’den başlayarak Anadolu ve Akdeniz’e, oradan da Avrupa’ya bağlanan bu ticaret yolu ipek dokumacılığının dünyaya açılan kapısı olmuştur. Anadolu toprakları, coğrafi konumu itibariyle doğu ile batı arasındaki bağlantıyı sağlayan bir köprü niteliğindedir. Bu yüzden Anadolu, İpek Yolu’nun ticari güzergâhında kilit bir noktadadır.
Tek bir rotadan oluşmamakla birlikte yaklaşık 7.000 kilometrelik bu tarihî yol, Çin’in eski başkentlerinden biri olan Xian kentinden başlar, Özbekistan’ın Kaşgar kentine gelerek burada ikiye ayrılırdı. İlk yol Afganistan’dan Hazar Gölü’ne, ikinci yol ise İran üzerinden Anadolu’ya ulaşırdı. İpek, porselen, kâğıt, baharat ve değerli eşyalar Anadolu üzerinden kara ve deniz yolu ile Avrupa’ya aktarılırdı. Bu durum Anadolu’yu çok önemli bir ticari merkez hâline getirmiştir. Vasco da Gama’nın Ümit Burnu’nu bularak Hindistan’a ulaşması, bu yolun zaman içerisinde önemini yitirmesine sebep olmuştur.
Baharat Yolu
Batı ve Doğu arasında ticari ve kültürel bağlantıyı sağlayan bir diğer tarihî yol da Baharat Yolu’ydu. Baharat Yolu’nun başlangıç noktası Hindistan’dı. Hindistan’dan ve Sri Lanka’dan Kızıldeniz’deki Akabe Körfezi’ne, Yemen kıyılarına ve Basra Körfezi’ne taşınan mallar Fenike, Filistin, İskenderiye ve Karadeniz’den deniz yoluyla Avrupa’ya ulaştırılıyordu. Baharat Yolu’nun bu güzergâhı, Anadolu’yu çevreleyen Akdeniz, Ege ve Karadeniz’den geçiyordu. Baharat aslında Batı’ya İpek Yolu vasıtası ile de taşınıyordu ve Anadolu, Baharat Yolu için önemli bir güzergâhtı. Fakat İpek Yolu üzerinden daha çok ipek ticareti yapılırdı. Geçmişte doğunun zencefil, zerdeçal ve tarçın gibi baharatları, Baharat Yolu ile Avrupa’ya ulaşıyordu..
Güzel yazı olmuş.
Çok işime yaradı teşekkür ederim.