Karada yaşayan canlıların yaşamlarını sürdürmek için ihtiyaç duyduğu tatlı suların büyük bir kısmı yağmur sularından oluşur. Her canlının suya gereksinimi farklı olduğu için yağmur miktarının çok fazla ya da çok az olması sorun oluşturabilir.
Yağış düzeni iklimlere göre farklılıklar gösterir. Yağışın en az olduğu bölgeler, yüksek basınç şartlarının yaşandığı tropikal çöller ile kutup bölgeleridir. Bu bölgelerdeki bazı alanlarda yıllık yağış miktarı 10 mm’nin altındadır. Yağışın en fazla olduğu yerler ise muson ikliminin, ekvatoral ve okyanusal iklimin görüldüğü yerlerdir. Dünya’nın en yağışlı yeri Hindistan’ın kuzeydoğusundaki Mawsynram bölgesidir. Bu bölgeye yılda ortalama 11.871 mm yağış düşer. Birkaç kilometre doğudaki Cherrapunji ise Dünya’nın en yağışlı ikinci bölgesidir. Buraya düşen ortalama yağmur miktarı Mawsynram’dan sadece 100 mm daha azdır.
Yağışların miktarı, mevsim normallerinin dışına çıktığında sorun oluşturur. Afet ve Acil Durum (AFAD) Başkanlığı verilerine göre sel, ülkemizde görülen doğal afetler içinde depremden sonra en fazla can ve mal kaybının görüldüğü doğa olayıdır.
Dünyada sellerin oluşumunda etkili olan nedenlerin başında yağışlarda görülen uç değerler gelir. 2017 yılında Yunanistan’ın batı bölgelerinde aşırı yağışlar nedeniyle sel afeti yaşanmıştır. 14 kişinin yaşamını yitirdiği bu olayda sele kapılan araçlar ancak binalara çarparak durabilmiştir.
Yağış türlerinden biri olan kar yağışları da beklenmedik zamanlarda ve uzun süreyle etkili olduğunda insan hayatını olumsuz etkileyen bir doğa olayıdır.
“Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır.” atasözüne çok uygun düşen bir olay, 1987 yılının Mart ayında İstanbul’da yaşanmıştır. 4 Mart’ta başlayan kar yağışı 14 Mart’a kadar sürmüştür. İki hafta boyunca devam eden yağış sonucunda bazı bölgelerde kar kalınlığı bir metreyi geçmiş, İstanbul halkı bu süre boyunca işlerine gidememiştir. Ulaşımın aksamasına bağlı olarak İstanbul’da temel tüketim mallarının fiyatları yükselmiştir.