Turistlerin gözdesi olan rotalardan bir tanesi de Avrupa ülkeleridir. Avrupa ülkeleri arasından bazıları Avrupa Birliği’ne üye iken bazıları da Avrupa Birliği’nin dışındadır. Keza bazı ülkeler ise Avrupa Birliği’nde olmamasına karşın Schengen anlaşması gereği serbest dolaşım dahilindedir. Gezginler bu ülkelerden bazılarına vizesiz, bazılarına ise ancak vize ile gidebilirler. Ancak her neresi olursa olsun Avrupa unutulmaz hatıralar biriktirmeyi sağlar. Avrupa, kendisine has mimarisi ile de akıllara kazınmış olan bir kıta. Bilhassa Kara Avrupası’nda bu izlere çok daha fazla rastlanıyor. İşte Avrupa’ya giden gezginlerin mutlak görmesi gereken mekanlar;
- Kendine Kadar Olan İnatlaşması ile Kurulan Kugelmugel Cumhuriyeti İsmi Kadar Tuhaf
- Portekizlileri Düşündüren Tarihi Bölge
- Macaristan’ın Başkentinde Olağanüstü Bir Yapı: Parlamento Sarayı
- Eşsiz Manzarası ve Tarihi Dokusu ile Bratislava Kalesi
- Hafızalara Kazınmış Bir Bölge: Çernobil
- Fotoğraf Çekmeye Doyum Olmayacak Bir Yer: Nyhavn
Kendine Kadar Olan İnatlaşması ile Kurulan Kugelmugel Cumhuriyeti İsmi Kadar Tuhaf
İlk sırada Kugelmugel Cumhuriyeti geliyor. Her ne kadar ilk duyulduğunda bir ülkeymiş izlenimi verse dahi gerçekte alakası dahi yok. Esasında bir zamanlar bir Avusturya vatandaşı ile belediye arasında imar ile alakalı bir sıkıntı yaşanmış. Buna kızan vatandaş da kendisine eve benzeyen bir küre inşa ederek içerisinde yaşamaya başlamış. Etrafını da tel örgülerle çevirmek suretiyle kapatmış ve kendisini devlet başkanı ilan etmiş. Aynı zamanda içeri girişleri de ücretli yapmış. İşte bu tek taraflı başkaldırı ve inatlaşma da o gün bugündür devam ediyor. Halen daha Kugelmugel’in etrafı tel örgüler ile çevrili ve içeri girişler izne tabi. Ancak bu durum bağımsız bir kimliği olduğunu da göstermiyor. Kugelmugel’i ziyaret etmek isteyenler, Avusturya’nın Viyana kentine gidebilirler. Viyana’da Prater olarak anılan ünlü eğlence parkının hemen yanında yer alan bu mikro devletçik, ziyaretçilerini beklemekte.
Portekizlileri Düşündüren Tarihi Bölge
Avrupa’nın görülmesi gereken yerlerinden bir tanesi de Portekiz’in başkenti Lizbon’da yer alıyor. Lizbon’daki ünlü Tajo nehrinin Atlas Okyanusu’na aktığı yerde bulunan Kaşifler Anıtı ve hemen yanındaki Belem Kalesi görülmesi icap eden yerler arasında. Bu anıtların arkasında da okyanusu geçen ilk pilotun bir anıtı yer alıyor. İşte bu meydanda, Portekiz’in geçmişini çok özleyen bir ülke olduğunu anlamak rahatlıkla mümkün. Ne de olsa Kaşifler Anıtı, Portekiz’in bir zamanlar sömürgeci devletler arasına en güçlülerinden bir tanesi olduğu dönemlerin hatırasını yansıtıyor. Ancak Portekizliler bu durumun kendilerine hiçbir fayda sağlamayacağını ve eski güçlerini yeniden kazanmanın da mümkün olamayacağını çok iyi biliyor. Hal böyle olunca da bu anıtları sadece mazide kalan birer hoş hatıra olarak değerlendiriyorlar.
Macaristan’ın Başkentinde Olağanüstü Bir Yapı: Parlamento Sarayı
Avrupa’da görülmesi gereken mekanlardan bir diğeri ise Budapeşte’de bulunuyor. Budapeşte’de Tuna Nehri’nin kıyısında yer alan Parlamento Sarayı, misafirlerine eşsiz güzellikler sunuyor. Gerçekten bu sarayın gerek iç gerekse de dış kısmı adeta görenleri büyülüyor. Öte yandan Sarayın bahçesinde gezinerek bu muhteşem ihtişamı seyretmek de ayrıca keyif veriyor. Ancak her ne olursa olsun bu sarayın içerisinin de gezilmesi gerekiyor. Bu sayede tarihe birebir tanıklık etmek de mümkün hale geliyor. Öte yandan gezginlerin Tuna Nehri’nin karşı kıyısına geçtikten sonra bu bölgede yer alan Parlamento Sarayı manzarasını izlemesi de bambaşka bir keyif arz ediyor. İşte asıl fotoğraflık manzaralar da burada yer alıyor.
Eşsiz Manzarası ve Tarihi Dokusu ile Bratislava Kalesi
Avrupa’yı ziyaret edenlerin görmesi gereken bir diğer yer ise pek az kişi tarafından adı bilinen Bratislava şehrinde yer alıyor. Slovakya’nın başkenti olan Bratislava’da yer alan Bratislava Kalesi, kesinlikle eşsiz bir manzara vaat ediyor. Bu şehirde manzarayı seyredip bir yandan da tarihi alanlarda gezinmek son derece mutluluk verici. Aynı zamanda bu sarayın bahçesi de ciddi manada görülmeye değer. Sarayın bahçesinde öylesine güzel bir çiçeklendirme yapılmış ki gezginler bu alanı izlemekten bir türlü kendilerini alamıyor.
Hafızalara Kazınmış Bir Bölge: Çernobil
Avrupa’da görülmesi mümkün olan yerlerden bir diğeri ise Çernobil. Esas olarak pek çok insan tarafından girişi yasak bölge olarak tanınıyor. Böyle düşünenler ise tam olarak haksız sayılmaz, ne de olsa Çernobil’e girişleri devletin özel izni ile oluyor ve sadece turlar ile gezmek mümkün. Bu turlar genel olarak sekiz ile on kişi arasında değişen kapasitelere sahip. İşte bu alanda devasa boyutlara ulaşmış olan kedi balıklarını ve aynı zamanda hayalet şehre dönmüş olan Çernobil’deki yabani hayatı, daha doğrusu hayat benzeri olguyu görmek adına her zaman için bir fırsat sunuluyor. Radyasyondan rengi değişmiş olan ormanlar ise ayrıca çarpıcı manzaralar sunuyor. Bu gezi yaklaşık sekiz saat sürüyor. Aynı zamanda geziye katılanların ellerinde birer adet de radyasyon ölçen Geiger sayacı bulunuyor. Bu sayaç da yerlere yaklaştırıldığı her an ötüyor. Nihayetinde konukların açık giysiler giymesine ve sandalet benzeri ayakkabılar ile geziye katılmasına asla izin verilmiyor.
Fotoğraf Çekmeye Doyum Olmayacak Bir Yer: Nyhavn
Avrupa’da görülmesi icap eden yerlerden bir tanesi de Kopenhag’daki dünyaca ünlü alan Nyhavn… Bu alan esasında her türlü Kopenhag gezi rehberinde muhakkak görünen renkli evlerin olduğu yer. Aynı zamanda Prenses ile Bezelye Tanesi masalının yazıldığı ev de burada bulunuyor. Evlerin tam ortasından geçen kanal ve iki yakayı birbirine bağlayan köprüler bu alanı ayrıca keyifli hale getiriyor. Öte yandan kanalda özel nehir gemileri ile yapılan turlara katılmak da mümkün. İşte bu turlar sırasında manzara çok daha büyüleyici bir hal alıyor. Nehirde yol alan bazı ufak teknelerin ve nehir kenarından giden bisikletlerin de bu alana ayrı bir hava kattığı ve ayrıca vazgeçilmez hale getirdiği aksi savunulamayacak bir gerçek.