Birçok tarih kitabı Roma İmparatorluğu’nun M.S. 5.yy’da çöktüğünü söyler. Fakat bu, Orta Çağ boyunca Roma İmparatorluğu’nda yaşamış milyonlarca insan için çok büyük bir sürpriz olurdu.Bizim genellikle Bizans İmparatorluğu diye bahsettiğimiz, bu Orta Çağ Roma İmparatorluğu M.S. 330 yılında doğdu. İlk Hristiyan imparator Constantine’nin Roma İmparatorluğu’nun başkentini, antik bir Yunan şehri olan Byzantion’un temelleri üzerine kurduğu yeni bir şehre, Constantinople’e taşımasıyla. 410 yılında Vizigotlar Roma’yı yağmalamış ve İmparatorluğun batısındaki eyaletler barbarlar tarafından fethedilmişti. Constantine’in Doğu’daki başkenti Roma imparatorlarının mevkisi olarak kaldı. Burada, sonraki 11 asır boyunca imparatorların soyları hüküm sürdü.
Klasik Roma İmparatorluğu’nun devamı olarak, Bizans İmparatorluğu komşularına karşı sanatsal ve teknolojik avantaj sağladı. Bizanslılar onları barbar olarak görüyordu. Dokuzuncu asırda, sınırın dışından gelen ziyaretçiler Constantinople’deki imparatorluk sarayının zarif taş kemerlerine ve kubbelerine hayran kaldılar. Bir çift altın aslan imparatorluk tahtını çevreliyordu. Gizlenmiş bir mekanizma aslanları kükretirdi ve misafirler diz çökerdi. Altından kuşlar, altından bir ağacın yanında ötüşürdü. Ortaçağ Roma mühendisleri imparatorluk tahtını havaya yükseltmek için hidrolik motorlar bile kullandılar. Antik Roma kültürünün diğer miras kalan yönleri imparatorların kıyafetinden geleneksel ordu üniformasından togalara kadar görülebilirdi ve Roma yasalarını kullanmaya devam etmekte olan mahkeme salonlarında da.
İşçi-sınıfı Bizanslıların yaşamı Antik Romalı işçi sınıfının yaşamına benzerdi; çoğu çiftçilik veya belirli bir zanaat yapardı, seramikçilik, dericilik, balıkçılık, dokumacılık veya ipek üretimi gibi. Fakat, elbette Bizans İmparatorluğu sadece Antik Roma’nın şöhretinin gölgesinde dinlenmedi. Sanatçılar muazzam mozaikler ve süslü mermer oymalarıyla yenilikler getirdiler. Mimarlar sayısız klise inşa ettiler, bunlardan birisi de Ayasofya’dır. O kadar yüksek bir kubbesi vardır ki, o dönemde cennetten bir zincirden sarktığı söyleniyordu.
İmparatorluk, Anna Komnene gibi büyük entellektüellere de yuva idi. 12. yüzyılda imparatorluk prensesi olarak, Anna hayatını felsefe ve tarihe adadı. Babasının saltanat dönemine ait kaynakları tarihçiler için çok önemli bir kaynaktır.Çünkü I. Haçlı Seferi döneminde Bizans’ın politik tarihini anlatmaktadır. Diğer bir bilgin, Matematikçi Leo, imparatorluğu bir uçtan diğer uca çevreleyen fener sistemini icat etti, ki burası günümüzde Yunanistan ve Türkiye topraklarıdır. 700 kilometreden daha fazla bir mesafe boyunca uzanan bu sistem istilacı düşmanlar sınırda görüldükten bir saat içinde imparatorluğun onlara karşı uyarılmasına ve tedbir almasına olanak sağlıyordu. Fakat onların ilerlemeleri İmparatorluğu ebediyen koruyamazdı.
1203’de, Fransız ve Venedikli askerlerden oluşan Haçlı ordusu Alexios Angelos adında bir adamla anlaşma yaptılar. Alexios tahttan indirilmiş bir imparatorun oğluydu ve Haçlılara büyük zenginliklerin sözünü verdi; tahtı amcasından geri almasına yardım etmeleri karşılığında. Alexios başarılı oldu, fakat bir yıldan sonra, halk isyan etti ve Alexios tahttan indirilip, öldürüldü. Böylece Alexios’un alacaklı ordusu hırsını Constantinople’dan çıkarttı. Çok büyük yangınlar çıkararak sayısız Antik ve Orta Çağ sanat eserini yok ettiler ve ayrıca nüfusun üçte birini evsiz bıraktılar. Şehir 50 yıl sonra Roma İmparatoru Michael Palaiologos tarafından geri alındı, fakat imparatorluk hiçbir zaman Haçlılar tarafından fethedilen toprakların tamamını geri kazanamadı. Sonunda, 1453’te Osmanlı İmparatoru Fatih Sultan Mehmet Constantinople’u ele geçirdi ve Roma İmparatorluğu’na nihai bir son getirdi. Osmanlılar tarafından fethedilmiş olmasına rağmen Doğu Akdeniz’de yaşayan ve Yunanca konuşan yerli halkın çoğu 21.yy’ın başlarına kadar kendilerine Romalı demeye devam ettiler.
Aslında, Rönesansa kadar “Bizans İmparatorluğu” kavramı daha önce kullanılmamıştı. Batı Avrupalılar için Rönesans, antik çağın bilgeliğine yeniden bağlanmaktı ve Orta Çağ Roma İmparatorluğu’nun varlığı, Antik uygarlıkla bağını hiçbir zaman koparmamış olan Avrupalıların olduğunu gösterdiğinden Batı Avrupalılar çağlar arasına net bir çizgi çekmek istediler. Klasik, Latince konuşan, pagan Roma İmparatorluğunu, Yunanca konuşan Orta Çağ Hristiyan Roma İmparatorluğu’ndan daha iyi ayırt edebilmek için. Bu nedenle ikinci grubu Bizanslılar olarak yeniden adlandırdılar. Ve böylece, Roma İmparatorluğu çöktükten 100 yıl sonra Bizans İmparatorluğu doğdu.
Gayet açıklayıcı bilgiler için teşekkürler.